20 Mart 2012 Salı

Şehir



Ne isterdim biliyor musun sevgili okur?
Hayatımızın bazı anlarında müzikler yükselsin sokaklardan. Hatta öyle yükselsin ki , insanlar bize baksın.

İlk öpücükte... Ayrıldığında sevdiğin birinden, ikiniz de tam aynı anda dönüp birbirinize bakarken...
Annen, baban, kardeşin bir aradayken, yılların telaşından vakit bulmuşken, artık sohbet edebiliyorken hesapsız, alabildiğine mutluyken...


Çaresizken...Kalabalıklar içinde yalnızken. İnsanlar seni anlamazken...

Birine kocaman sarılmışken. Bir çocuğu güldürmüşken...Bir yaşlının duasını alırken.
Kendini kanatlanmış gibi hissederken...

Ben en çok bir şarkı ne zaman çalsın istedim biliyor musun sevgili okur, bir şehrin otogarından uğurlanırken...
Tüm sevdiklerim hala yanımdayken. Onlara iki bavul, bir yastık ve birçok hatırayla el sallarken...
(Üniversite hayatım başlıyordu. Yol İstanbul'du)

...

Bangır bangır çalsın istedim. Çalsın ki, düşüp dizimi kanattığım taşlara, o dizimi yıkadığım camiinin çeşmesine, şimdi karadeniz sahil yoluna kurban giden evimizin karşısındaki banka, evimizin manzarasına, şehrimizin süsü yağmura buluta, esnafa, dostlara, adaya, caddeye, selam olsun!..

Çalmadı olmadı..Ama candostum, annemin doğurmadığı kardeşim, yaşı kadar dostluğumuzun ömrü, Seherciğim pankart hazırlamıştı. Aklımıza gelir şimdi, önce ağlar sonra güleriz. Ve biliriz ki , başka bir deniz bulamayız...
''Aynı evde kır düşecek saçlarımıza. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceğiz.. ''

...

Not: Yazımda kullandığım karikatür adaşım, abim ve İstanbul'daki ilk arkadaşım karikatürist -ressam Derya Sayın'a  aittir. Yıllar sonra gördüm bu karikatürü. Bana orijinalini hediye etmek istediğini söylemişti Derya abi . Yanıtım şu oldu : ''Abici'm sırf bunu söylemiş olman bile benim için ne kadar değerli anlatam.''
Bazen '' söz'' daha değerlidir. Böyle gidişi olan bir ciddik kuşu için üstelik.

...
Şarkıdaki şahane  şiir de yunan efsane şair Konstantin Kavafis'e ait.
Ne demiş başka bir şair ''Şiir yazanın değil , ihtiyacı olanındır.''
Bu sefer de bizim olsun.

...

Başka bir şehirden selamlar!..
Hadi  sen de sevgili okur, çocukluk düşlerimiz için  bilgisayarının sesini aç ''Şehir''i dinle.
Söz ver şehrine..''Dönüp dolaşıp sana geleceğim'' de. (Gitmeyeceksen ama boşa ümit verme)
 
...
 Bu yazıyı yazarken ne dinledim ?


Ne zannederdim ?

Sevgili okur birazcık gülelim hadi!..

Ben de bir zamanlar miniciktim.
Geçen gün birdenbire çıkıverdi. Kayıt altına aldım. Biraz da zihnimi zorladım ve işte karşınızda ''Ne zannederdim? '' listem :)

-Oyuncak bebeklerin saçlarını kesersek uzar zannederdim.

-''Paha biçilemez'' i  ,  ''pahap içilemez'' zannederdim. (Biz niye içmemiştik hem..) (Parantez 2: ''dile kolay'' da aynı kategoride. ''dilek olay'' zannederdim.

-Levent Yüksel'in bir şarkısı vardı. ''Sustu haykıran şehir son kuşlar havalandı.'' diyormuş şarkıda. Ben onu ''dolmuşlar havalandı'' zannederdim. Sonra zanneden bir ben değilmişim ilkokulda olmama rağmen anımsıyorum, bir gazetenin haftasonu ekinde yazmıştı ''dolmuşlar havalanmadı.''
(''Kendimi yalnız hissetmediğim anlar'' listesi yaparsam bu hikayeyi büyük puntolarla yazmalı ..)

-İlkokula başlayacağım zamanlardı, devletin okulunu paralı zannederdim.

-Televizyonu paralı izliyoruz zannederdim.  (O zaman kablolu tvler, dijital platformlar yoktu)

-Zeytinyağlı yemek çeşitlerini pişmiyor zannederdim.

-Biz çocukken TRT'deki kimi programlarda sadece şarkıcı olurdu ekranda da, saz heyetini şarkıcının hemen arkadasındaki perdenin arkasında çalıyor zannederdim. (bkz. Playback açılımı)

- Bir devlet dairesinin binasının dışında kocaman İZİNDEYİZ yazıyordu da Atatürk resmiyle beraber, o devlet dairesindekiler çalışmıyorlar, izindeler zannederdim.

-Benim kardeşim canım da, eskiden kasetten kasede çekim yapardık ya, bir kaset dolunca diğer kaset boşalıyor zannedermiş..

Bu listenin içinde yakında ne olduğunu öğrendiklerim var. Hangisi olduğunu söyleyemem ''edebiyat tarihçisi bulsun''.

Unutmadan ,
- Ülkemdeki herkesin hürriyet için, aydınlık için sevdalı olduğunu zannederdim.

Üç nokta
 ...

 Bu yazıyı yazarken ne dinledim?



-