3 Ekim 2012 Çarşamba

Buzcaada Canım Ada (Bozcaada 2-1)













                                                 




Bu yazı daaaa.....
Buket'in yeni evine...
Aylin'in yeni bahçesine gelsin...
:)

Sizleri de yeni bekleyen, yenileyen ne varsa...
...

Sevgili okurum merhaba!..
Dikkatli okurum size daha çok  merhaba :)
Doğrusunuz Buzcaada değil Bozcaada'dır doğrusu..Şey biz biraz üşümüştük de...
Neredeyse buz tutmuştuk da, buna rağmen sesimiz de çıkmamıştı da falan da filan da..
İşte o kadar güzel yer vesselam bu  Bozcaada..
''Yazarım, söylerim nasıl bir son istersen..'' *
...

Hazırsanız başlıyoruz yolculuğa..
Yolculuğunuz sırasında kabuklu yemiş yemeyiniz. Tanımadığınız kişilerden gelen yemek tekliflerine ''Ben yedim .Sen zıkımlan'' deyiniz, geçiştiriniz..
Telefonunuz açık kalabilir, sevdicek arar neme gerek..Onu da firmamıza yüklemeyiniz..
Emniyet kemerlerini  de aman ihmal etmeyelim (Mesaj kaygılı blog yazarı)
Firmamızdan memnun kalırsanız dostlarınızla paylaşınız. Bir derdiniz varsa kendinize saklayınız.

...


Hava henüz aydınlanmadan çıktık yola..
Soyadının Ustaşoför olduğunu o gün öğrendiğimiz Buket, bizleri evlerimizden aldı..
Yollara düştük..
Üç hatun kişi yola çıkarsa olacağı o, bavulları görseniz sanırsınız tayinimiz çıktı adaya..
En önemlisi  yola çıkmadan 1 saat önce fırından çıkan  damla çikolatalı kurabiyeler ve  birincisi yolda dinlemek için ''Boney M - Sunny'' ile başlayan , diğeri adada dinlenmek üzere, Tanju Okan ''Öyle Sarhoş Olsam Ki '' konulu :) şarkılar içeren cdler ..
Aman bu üçlüye bir şey olmasın ...
Gerisi mühim değil...(Peh peh peh)
Yolda giderken Aylin'in aklımıza düşürdüğü Ozan Çolakoğlu düzenlemeleri albümü  de yol üstünde bir benzinlikten alınarak yola devam edilir.
Ozan Çolakoğlu'nun anası bizim kadar dinlememiştir herhalde albümü..
''Ben sana takılı kalmışım .'' *

Böyle şarkı türkü derken vardık adaya..
Öyle bir eda ki bizdeki sanırsın adaya çıkartma yapıyoruz..
''Şükür paşam Bozcaada'yı da fethettik...''
Üçümüzün de adaya ilk gelişi ve yine üçümüzün de adadan hiiiç gitmek istemeyişi..
Adaya gitmesek acaba o gün İstanbul'da ne edecekmişiz?
Amanın da şurada ne güzel içilir, burada yaşanır, orada ne harika yüzülür, burada ne kitaplar bitirilir, insan burada şair olur...
Ressam da olduk, sergi de açtık. Kafe açtık da oturmaya yer bulamıyor millet.Baktık olacak gibi değil.
İlkin adada gezmeye karar verdik!..

Otelimize yerleşmenin ardından Bozcaada'ya karıştık..
İlk durağımız Ada Cafe.
Sevgili okurumun blogla imtihanı. Soru biiiir.
Bu güzelim kafe bize neyi salık vermişti de pek sevmiştik?
Cevap veriyorum, ödülü ben kazandım.

''Sarhoş Olun..Şiirle, şarapla ya da erdemle..Ama sarhoş olun.''
İşte burası orası..
Gelincikten aklınıza gelebilecek her şeyi yapan Ada Cafe..
Evet evet bildiğimiz gelincik..Seyrine doyum olmayan gelincik çiçeği. Yol kenarlarında görüp de tarlasına kendimizi bıraktığımız gelincik..İçtik biz efendim onu..
Tavsiye ederiz. Sabunu, kurabiyesi, şerbeti neleri neleri varmış meğer..

Sonra..
Rum meyhanelerinin bulunduğu mahalleye daldık bir hışımla...
İstanbul'dan günler öncesinden rezervasyon yaptırdığımız Sandal'ı bulduk gündüzden.
Biz yarın gece oradayız, siz de bir sonraki yazıda oradasınız :)
Aklınızda bulunsun öyle kafanıza göre girmeniz mümkün değil buradaki bir meyhaneye..
Özellikle mezeleriyle meşhur olanları, neredeyse haftalar öncesinden dolular.
Çarşıda şöyle bir dolandık.. İnsanların yaratıcılıklarına hayran olduk.
Seramik severseniz eğer, burası ciddi anlamda bir cennet.
Favorilerimiz Reyhan ve Ada Bacchus.
Reyhan hanımın yaptığı hediye paketleri bile bir harika..
Değirmenler, narlar, fenerler derken bir bakmışsınız bir sürü hatırayla döneceksiniz anlaşılan adadan.
Ada Bacchus'den ise derya deniz aldım efendim.. Nasıl olur demeyin ?  ''Olur mu olur?'' *

Bu güzelim adada kokular sizi peşinden sürüklemekte.
Üzüm üzüm , çiçek çiçek kokuyor ada..
Çarşının içinde gezinirken kimi kasa kasa üzüm yüklü kamyonetleri görebiliyorsunuz. Kimi fabrikaların kapıları açık , üzümler gözünüzün önünde bantlardan geçip , şarap olma yolunda ilerliyor. Banttan üzüm alıp yemişliğimiz bile var.. Hey o şişede biraz biz de varız!..

Ayağımızın tozuyla ilk gün koku takibiyle  Çamlıbağ'da şarap tadımımızı yaptık..
Şişe sayılarına eklediğimizden bahsetmiştim..İlk durak burası.
Bir şişeyi de yine ertesi gece gün batımı için ayırarak bagajı doldurduk.

''İçmek kötü bir huy değil, iyi bir alışkanlıktır. İyi bir alışkanlık, çok içmek değildir.'' *1

....


Nereye baksak şaşırdık sevindik hatta gönendik :) (Bkz. Çok da sık kullanmadığımız kelimeleri , cümle içinde kullanma çabası hatta heyecanı coşkusu, haklı gururu)
İki durup ''Buradan nasıl ayrılacağız? ''dedik. (Bu yaygarayı koparan genelde bendim)
Baktık zaman burada bir başka akıyor, denizi kaçırmamalı deyip bizim cdyi  (Hep bir kaset diyesim gelir)
açıp otele doğru yol aldık.. ''Bir cesaret geliver yanıma...'' *

...

Bozcaada'da arabanız yoksa minibüsle gidebileceğiniz tek plaj Ayazma Plajı.
Oldukça meşhur bir yer. Etrafında tesis mevcut.
Ancak arabalıysanız haydi koylara..
İlk durak Akvaryum Koyu.
Bizim gittiğimiz koylar içinde en kalabalığı ve bilineniydi. Zaten diğerlerinin de tabelaları olmadığından isimlerini bilemedik.
Suyun berraklığı ve temizliği için ''Bardağa koy iç'' demeyeceğim. Damacanaları getir, doldur, götür diyeceğim. Buzzz gibi suya kendini bırak, anaokuluna kadar bir gençleş diyeceğim..
Şu güzelim ülkede yaşadığına bir kere daha şükret..
Hayata, varlığına, sana sunulmuş güzelim günlere  teşekkür et diyeceğim.
Bizde söz bitmez..

Oradan otele geçtik herhalde..
Valla hatırlamıyorum..
Burada öyle bir hisse kapıldım ki , sanki birisi koluma vurup adın ne, cumhuriyet ne zaman ilan edildi, bir milyonda kaç sıfır var dese, verecek yanıtım yok.
Aşık olduğumuzun ilk günlerinden beter..
Ondan  tek farkı, hem bir dağılmışlık hem bir kendine gelmişlik hissi..

''Öyle sarhoş olsam ki bir an seni unutsam..Unutsam bu günleri..Yarınları unutsam..Öyle sarhoş olsam kiii bir daha ayılmasam .Her şey bir rüya olsa..Unutarak uyansam..'' *2

...

Akşam için sahildeki Tenedos Balıkçısı'nı seçiyoruz.
Oraya doğru ilerlerken önünden geçtiğimiz ''Cafe At Lisa'' yı , balıkçı sonrası için aklımıza yazıyoruz..
Üzümden ne yapılmışsa içilmeli..Denizden ne çıkmışsa yenmeli..
İnsanın ennn eski arkadaşları yanındaysa konuşulacakları sıraya dizmeli..Bir defter tutmalı falan..
Aylin'le ilkokulun 1.gününden başlıyoruz. Buket'le liseye doğru uzanıyoruz..
Çoook gülüyoruz..
Tanrı hiçbirimizi gülmekten ayırmasın sevgili okur..
En sadık dinleyicim Yılmaz amcaya bağlanıyoruz bir ara..
Giresunlu olunca , rakı sofrası milli marşlarımızdan  Mican'ı mı söyleyeyim derken , Yılmaz amca ''Yarim İstanbul'u Mesken Mi Tuttun'' u isteyince hep bir ağızdan ''Ayyyyy'' çekip , bırakıyoruz gözlerimiz gerekeni yapsın..

Bu arada nasıl soğuk anlatamam..Şal, masa örtüsü ne varsa dolandık..Rüzgarla Bozcaada'yı giyindik..
Soğuktan şikayet mi ettik? Asla..
Öyle bir yer burası..

Malumunuz her yerin bir delisi var. Buranınkini de elimizle koymuş gibi bulduk hem de her gün..
İşte kendisiyle ilk tanışmamız:
Yan masada yeni yetme bir er kişi .. Kulağının biri bize tahsis edilmiş..
Derken fazla dayanamadı.. ''Kulak misafiri oldum da'' diyerek söze girdi, o an konuştuğumuzla ilgili fikir beyan etti...
Kendisinin  ve kulağının epeydir farkındayız..
Ağzımın içinden kızlara dönüp ''Ne misafirliği , bunun kulak yatıya gelmiş..'' dediğimi hatırlıyorum..
Bizim masada edepli bir kahkaha koptu.
Derken bizim deli kalktı gitti..
Ayy inşallah daha rastlamayız dediğimiz deliyle bakın daha sonra neler oldu?

...

Muhabbetle Lisa'nın Cafesine gidiverdik, gözümüze kestiriverdiğimiz üzere..
Kaç oldu şişe?
Bilemedik..
Yıldızların altında ilerleyiverdik sonra, elbisemiz Bozcaada, kokumuz üzüm, kafamız hoş..
Yine sorsan yine söyleyemem, bilsem de söylemem bir milyonda kaç sıfır var, adım ne falan da filan da...
Öyle dışındayız zamanın..
Tutmuşum yelkovanın ucundan..Dur gitme..

Uyuduğumuz odanın ne penceresi ne kapısı var sanki.
Işık açmaya gerek yok, yıldızlar bu gece güneş.
Bulutlar yorgan, cıvıltılar ninni..
Yeni adalılar için uyku vakti....

...

Yarın neler olur bu güzelim adada?
Bize yarın, size bir yazı sonra...
Biraz daha mı oralı olunur?
'' Olur mu olur ? '' *
'' Güzel de olur.. '' *

...


* 'ların hepsi bahsettiğim cd'den..
*1  - Çamlıbağ Şarapları Mağazası..
*2  - Tanju Okan



Ha bir de bu yazıyı yazarken ben bir mektup :) aldım..Müellifi kendini bilir..
İyi ki varsın adımdan canımdan ablacı'm.. Yazamadan buraya edemedim.. İyi ki'sin.. Gerisi aramızda.. 02.24

...

Bu yazıyı yazarken uyudum ben..Bilgisayarın azizliğine uğradım. Bir daha aynı şey olursa daktiloda yazarım. Herkesin adresine gönderirim..05.32
Ama inat ettim , bu yazı kaç olursa olsun çıkacaaaak..


...

Bu yazıyı yazarken ne dinledim?
Aaa epey zor!..