16 Mart 2012 Cuma

Ciddik Kuşu

Küçük şehir insanı olmanın insanı besleyen, değerli bir tarafı var.
Zaman sonra anladım bunu sevgili okur. Yaşadığınız yere de bağlı tabii. Hem deniz çocuğu hem de karadenizli olmak da bir başka :)
Bizim memlekette bunların yanı sıra inanılmaz bir lakap kültürü var. Lakap deyince, öyle kimseleri rencide edecek lakaplar gekmesin akla. Üstelik komikler, çok güzeller. Bu insanları adıyla soyadıyla ara, tanıyan yok. Lakabını söyle ''Haa o mu? ''

Geçtiğimiz  haftalarda Datdara Mehmet amcamızı kaybettik. Bu güzel insan, ilimizin önemli sembol isimlerinden, gazetecilikte Giresun'un yüz akı bir amcamızdı. (Ulusal basında da bu isimle haberini gördüm.)
Yıllar yıllar önce Giresun'da kurulmuş Medler Orkestrası'nda saksafon çalıyormuş da oradan bu ''datdara''.
Yaa sayın okur, neler var neler. Ne incelik, ne hoşluk!..
...

Lakaplara kısa bir giriş yapmış bulundum. Bu önemli dosyayı genişletmek fırsatım olur umarım.
Sadece bir hikaye üzerinden bile anlatabileceğim bir önemli dosyayı daha açıyorum sevgili okur.
Dı nı nın!..

Giresunca :)

Annem televizyonda rastlamış.Yine epey var.  Adana Altın Koza Film Festivali'nde Kadir İnanır'ın sırtına hamam böceği konmuş, böcek  boğazına doğru ilerlerken bir vatandaş olay yerine yetişip hamam böceğini yere çalmış. Bu olay da magazin basınına malzeme. Şimdi ne var burada değil mi? Sabahın köründeki bu programa birden bir e-posta gelmiş. Sunucu aynen şöyle demiş ''Giresun'dan bir mailimiz var. O Kadir İnanır'ın sırtına konan şeye , biz Giresun'da dozirik diyoruz.''

Ey giresunlu olmayan sevgili okurum, belki bu ilk karşılaşman bizim ilginç mizah anlayışımızla. Seni zaman zaman yazacaklarımla bu rüzgara kaptırmak isterim. Dur bakalım :)
Hamam böceğinin latincesi kimbilir ne? Dozirik demişiz ötesi var mı? Ha bir de latince konuşulmayan bir dil zaten. Ne var da  aklımızı bulandırıyorsun bilim insanı :)  Giresunca konuşuluyor bi kere..:)
...

Konu dağılmış gibi görünse de sevgili okur, bunca kelamı niye ettik gel, elele verelim sonuca gidelim.
Efendim ''Ciddik Kuşu'' da işte böyle memleketimden bir kuş.
Sanırım ''kızıl gerdan''a karşılık geliyor. Çalılar arasında gezinen, küçük, göğsünde kızıl tüyleri olan, ''çıt çıt'' gibi bir ses çıkaran, kuyruğunu dik tutmaya çalışan bir kuşmuş. Bu kuş eğer yanınızda ötüyorsa, iyi bir haber alacağınız anlamına gelen bir inanış varmış. Bu adı bana koyan sevgili babamdır. Doğduğumda koymuş. Bir de şiir yazmış bu isimde.

...

Babam, ben doğduğumdan bir yaşına gelene kadar, benim için bir günlük tutmuş. (Bkz.Ailenin ilk çocuğu olmak)
Benim için anlamını ne etsem de tarif etsem.. Babam da bir blogger sayılabilir değil mi bu anlamda:)
Önce birazdan anlatacağım hikayenin olduğu sayfayı tarattım bilgisayarda. Paylaşayım dedim. Sonra vazgeçtim sevgili okur, beni bağışla. Hadi benden dinle.

...
Ben doğduktan birkaç ay sonra babamın iş arkadaşı bir amcamız ve ailesi beni görmeye geleceklermiş.
Adamcağız da, o zaman 5 yaşında olan kızına ''Bu akşam Ciddik Kuşu'nu görmeye gideceğiz demiş.Çocuğun da aklında yer etti demek. Gelmişler , muhabbet sohbet...
Annem bi ara içerde altımı değiştirirken, çocuk anneme ''Teyze bu uçuyor mu? '' diye sormuş.
Annem de ''Hayır''demiş. Babam ekliyor ''Bana sorsa evet derdim. Ama 20 yıl sonra.''
...

 Her yazım bir kuş ötüşü sayılsın ki siz de güzel haberler alın sevgili okur!..

...

 Mendil isteyen?

...

Bu yazıyı yazarken  birşey dinleyemedim :((

Düşler Vardır

''Düşler vardır satılmaz
Derinde anlatılmaz...''
 
...

Yaşınız gereği yakalayamadığınız mekanlar var mıdır? Pekiyi ya oluşumlar?
Dinlemenizin mümkün  olamadığı şarkıcılar?
İki satır sohbetinden de biz de  alsaydık dediğiniz şairler, fikir adamları.

Benim var. Hem de çok.
Birincisi kuşkusuz ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk.
Bir kapı aralığından olsun yüzünü görebilseydim. Sesini duyabilseydim. Çocuksam başımı okşardı, nasihat ederdi, o da beni severdi.
Hepinize kısmet olur inşallah, iki kere doğduğu evi görmek fırsatım oldu. O bile harika!.. Bu konuya daha sonra değineceğim sevgili okur.

Can Yücel'le  Aziz Nesin'i de görmek isterdim. Öldükleri zaman bile küçüktük. O da kaçtı. :(
Müzeyyen Senar'ı dinlemek isterdim. Kendi aptallığımdan bi türlü konserine gidemedim. Sonra da kadıncağız hasta oldu. Allah yardımcısı olsun.
Fikret Kızılok da yine yetişemeyeceğim bir yaşta öldü.. Mekanı cennet olsun.
Allah Bülent Ortaçgil'e ömür versin. Şükür çok kez dinledim.
 ...

Fikret Kızılok hem bir ozan hem bir müzisyen. Öyle dokunabileceğiniz türden bir ses.
Yumuşacık sanki, öyle böyle değil.
Ezgileri güzeldir, sözleri çok özeldir.
Bu müthiş insan aynı zamanda diş hekimidir bilir misiniz?
Deniz aşığıdır.
Aşık Veysel'in çırağı olabilme şansına da erişmiştir ayrıca.
Aziz Nesin'in ''Herkes bir bok bilir, bu adam iki bok biliyor'' dediği cinsten birisi Fikret usta.
Erken yaşta kalbine yenilmiştir, çokça yüreği kazanmıştır yaşamı boyunca.

...

Bülent'le Fikret Çekirdek Sanatevi'ni kurarlar 80lerde.
Yıllar önce Taksim'de bir ara sokakta, bir gece vakti , tabelasını gördüğümü iddia etsem de bu oluşumun yeri Bostancı'daymış. Yer dediysem de burası bir apartman dairesi, ustanın muayenehanesinden bozma.  Sınırlı sayıdaki  dinleyiciyle ev konserleri yapılmış. Sıkı durun, Yeni Türkü ve Ezginin Günlüğü'nün ilk albümleri burada kaydolmuş. Albümler de konser bitiminde dinleyicilere armağan edilmiş. Kaset kaplarını Fikret Kızılok'un oğlu çizmiş.
Kasetler elden ele dolaşmış. Kaset dediysek, şarkıların başlarında konuşmalar, öksürük sesleri, alkış sesleri, çocuk koşuşturmaları..

Geçtğimiz yıllarda Yağmur Kızılok bu kayıtları temizleyerek, Pencere Önü Çiçeği adıyla piyasaya sürdü. Bir de yine Çekirdek Sanatevi döneminde TRT için kaydedilmiş ''Büyükler İçin Çocuk Şarkıları'' albümü var. Satın alabileceğiniz Çekirdek Sanat kayıtları maalesef bunlarla sınırlı.

 ...

Biraz dinleyelim mi ? Ne dersiniz?
İçlerinde ilk dinlediğimde hüngür hüngür ağladığım bir şarkı var. İpucu yazının başında..
 ...

''Ne alınır ne satılır
Para yerlerde sürünür
Geçtikçe şu günler, anladıkça hayatı
Birçok şeyin değeri
Küçüldükçe küçülür.''

...

Bu yazıyı yazarken ne dinledim:  Sizce sevgili okur?