8 Haziran 2012 Cuma

Kiraz Mevsimi Üstüne




Kendimin ümit milli marşlarından  (!) olan  bir şarkıyla karşılayalım mı haftasonunu sevgili okur?
Bir şiiri şarkılamak amma zor iş olsa gerek..
En çok sevdiklerim hep şiirden şarkılarmış , yeni fark ettim size yazmak vesilesiyle. Sayenizde:)
Hangisi mi ?
Belki fotoğraflarım bir ipucu da vermiştir ?
...

Türlü türlü dertlerimiz var  ya bizim.
Hani şu kendimizden çok sevdiğimiz dertlerimiz , telaşelerimiz.
Hani bir gün dermanını bulsak, üzüleceğimiz kadar sevdiğimiz dertlerimiz.
Her yaşa göresi de  var üstelik.
Çocukken  ''İks sımol '' , büyükken ''iks larç '' dertlerimiz.
Çok da haksız sayılmayız aslına bakarsanız, her gün karşılaşmıyor muyuz hayal yıkıcılarla? Hızla koşup kaçmak geliyor da onlardan, yapamıyor muyuz?
Kendi mutsuzluklarını, bizim mutsuzluklarımızdan beslenip eksiltmiyorlar mı ?
Oluyor bunlar..
İşte,  artık olmasın diye yazıyorum..
Siz de yazın.. Yazın bir kenara, aklınıza, beyninize..
Yazalım kalbimizin ''alasıya'' defterine.

...

''Çıplak heykeller yapmalıyım
Çırılçıplak heykeller
Nefis rüyalarınız için
Ey önümden geçen ak sakallı kasketli,
Yırtık mintanından adaleleri gözüken
Dilenci
Sana önce
Şiirlerin tadını
Aşkların tadını
Kitaplardan tattırmalıym
Resimlerden duyurmalıyım, resimlerden ...

.....
....   ''


Sevmek önemli iş..
Öyle ki nefretin içinde bile var.
Sevmek titizlikle yapılması gereken iş.
Kendi renginden katarken , diğer rengi bulandırmadan..
Ve yine de kocaman bir resim yapabilmek düz beyaz sayfalara, rengarenk.



''Sana nasıl bulsam nasıl bilsem
Nasıl etsem nasıl yapsam da
Meydanlarda bağırsam
Sokak başlarında sazımı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu ..... ''



Geçebilir ömrümüzden günler aylar yıllar..
Geçsin.. Geçecek.
Kimbilir kaç kiraz mevsimi daha geçecek?
İnsanız yaşarız da, beş kiraz mevsimi sonra hangi mevsimindeyiz kendimizin?
Haydi herkes hayallerinin peşine..
Söylemek istediği şarkının, gördüğü rüyanın peşine..
Bütün ara sokaklara bakmaya
En azından beş tane saksı çiçeğinin adını öğrenmeye.
On yıldır oturduğun mahalledeki ''Şuraya da bir gidip iki bardak çay içemedik.'' dediğin kahveye.
Yağmur da yağacak söz..
Güneş de açacak!..
Sonrası gökkuşağı :)

''Bir kere duyursam hele güzelliğini , tadını,
Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam
Boş geçirdiğim bağırmadığım sustuğum  günlere
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak değil
Sevişme vakti olduğunu... ''

1 Haziran  1951 - Sait Faik Abasıyanık

...

Bu yazıyı yazarken ne dinledim ?

(Mutlaka dinleyiniz )

 Sevgilerle!..




Mekan : İstanbul Arkeoloji Müzeleri