4 Haziran 2012 Pazartesi

Yazını Görmek Ellerini Görmek Gibi








Yine ben sevgili okur,
 '' Yarim haziran '' dan merhaba ...
Haziranı severim. Sevilmeyecek gibi de değildir hani  haziran.
Doğduğum ve hayattaki en kıymetli arkadaşım, kardeşimin de doğduğu ay  olması vesileyle,  en sevdiğim aydır. Söylenişi de kulağa hoş gelir. Bakınız ''temmuz '' öyle mi ? :)

Güneşlidir. (Giresun'da yağışlı olması muhtemeldir tabii)
Umutludur.
Deniz, kumsal, kayalık...vesairedir.
Güzelimdir..
Tüm bu sebeplerden  ötürü , yarimdir haziran.

...

Geçenlerde bir yerde okudum.
'' Geri kalan hayatınızda sadece bir tek yazarı okumanız gerekse kimi okurdunuz ? ''

Haydaaa..Ben de başladım ciddi ciddi düşünmeye, dert etmeye.
Gerçi dedim ''Ohh , benim en sevdiğim yazarlar şairler hep şu an hayatta olmayanlar. Ezberlediğim şiirleri de silecek halleri yok ya aklımdan. ''
Birkaç arkadaşıma sordum. Onlar da ''Dert etme. Olacak iş değil. '' dediler..
Şaka maka , sanki bunun yasası çıkacakmış gibi bir telaş aldı. Çıksa da şaşmam ya neyse...
Can Yücel'i okusan, Bedri Rahmi'ye ayıp, ikisini çaktırmadan okusan Orhan Veli ne olacak ?
Melih Cevdet mezarında huzursuz olur, Şükran Kurdakul'la Behçet Aysan'ın kemikleri sızlar. Aziz Nesin'e gel de anlat öteki tarafta?!.. Cemal Süreyya , Turgut Uyar, Edip Cansever n'oolacak.. Oy oy oy !..

Allah Sunay Akın'a , Murathan Mungan'a, Gülten Akın'a, Ferhan Şensoy'a, Turgay Fişekçi'ye , Cevat Çapan'a, Akgün Akova'ya (ooo liste uzuyor)   ve sevgili abiler balı Gürsel Apo Ekmekçi'ye uzun ömürler versin, amin. Düşünsene yeni kitapları çıkmış, okuyamıyorsun. Böylesi kanun maddesi mutlak butlanla batıldır*.
Olamaaaaz..

...

Unuttum sanmayınız.
Biri daha var içlerinde elbette.
Nazım Hikmet...
En sevdiklerimde.

Siz zihninizin bir köşesinde , hangi yazarı, şairi seçeceğinizi düşünedurun ben gelin size bir güzellikten bahsedeyim.

Geçtiğimiz aylarda Yapı Kredi Yayınları yine ruhumu hedef aldı ve '' Piraye'ye Mektuplar ve Sana Gelince '' yi  (11.11.1933 'ten 11..11.1949'a Nazım Hikmet 'ten  Piraye' ye) yayınladı.
Daha önce Adam Yayınlarından çıkan bu kitabın başka bir özelliği daha var.
16 yılda 581 tane yazılmış bu mektupların tıpkı basımlarının bir kutuda 26 tanesinin armağan edilmesi.
Sınırlı sayıda 1000 adet basılmış bu mektupların 517 numaralısı da bende.
(Matematik problemine döndü)
Derleyen tabii ki Memet Fuat.
Kendisine Belgin Sunal yardım etmiş. Alllaaah razı olsun :)

Birçok eser, müzik parçası, resim, heykel , bir tasarım etkileyebilir insanı da ben bu mektuplardan haberdar olduğum gece, sabahı zor ettim.  ( Al sana bir dert daha sevgili okur)

'' 1000 adet basılmış. Eyvah!.. Bu ülkede koleksiyonerler var, edebiyat meraklıları var, şairler, oyuncular, hediye edilebilir köşe yazarlarına falan . Ayyy ay ay!..  Kalk Derya, bugün erkenden kalk, kuyruğa gir. Gerekirse kavga et. Bu maçı kazan. ''

İskelede ağaca çevirdiğim (Ciddik Kuşu Hatıra Ormanı) arkadaşlarım birazdan yazacaklarımı okumasınlar :)
Evimden , yürüsem bile 15 dakikada  Kadıköy İskelesi'nde olabiliyorum.
Evden çıkmadan Kadıköy YKY' ye telefon ettim. ''Ben geliyorum, ne olur bana bir tane  ayırın. Trafiği durdurun. Tramvaya geçit vermeyin, ayağıma dolanmasın.. Savulun !.. ''
Kadıköy YKY'nin zamanla arkadaş olduğumuz dünya tatlısı iki çalışanı sağolsunlar mektuplarımı ayırmışlar, trafiği kesmişler, gereken bütün önlemleri almışlar da mektuplarıma kavuştum.
Kitabımı , mektuplarımı elime alıp da çantama koyunca bir derin ohh çektim , oracıkta bir duygusal konuşma yaptım, Kadıköy halkına ve Nazımseverlere  seslendim falan da filan da.

Dert bitti mi ? Dert hiç biter mi ? Bitse, hayat bitmez mi ?
İnanmayacaksınız ama , ben de bunu düşündüğüme inanamadım ya, eğer deprem olursa ( teyze şu an bana çoook kızıyorsun biliyorum ) bu mektuplar telef olursa ( Genus Non Perit * esprisini de  yapamadan edemedim) diye aldı mı beni bir deli telaş.. Dedim ben bunları en iyisi mi Giresun' a göndereyim, annemlerde dursun. Annemde de koyduğu yeri unutma gibi bir hastalık var mı ? Hayda.. Teyzeme göndereyim desem  ona da dert olur, uykudan kalkar kontrol eder yerinde duruyor mu diye derken en nihayetinde gözümün önünde durmasına karar verdim de, salonumuzda arz- ı endam ediyor sevgili mektuplarım.
Buradan çıkarılacak sonuç :Sınırlı basım bir esere sahip olmak  amma zormuş sevgili okur. :)

...

Yırtıkları, karalamaları, mürekkep lekeleri , zarfların kesildiği yerlerin tırtıklarına dek her şey tıpkısının aynısı.
Onlara her  dokunduğumda sanki yakalanacakmışım gibi bir his.
Canım el yazısı yine  ne güzel..
Nazım'ın sözleri, hisleri  ne özel..
Bana hissettirdikleri de mektupların basımları gibi aynı, Piraye'ye hissettirdiklerinin tıpkısının aynısı sanki..
Bana yazılmışlar gibi.
Nazım , Piraye'nin ellerini çok severmiş. Onun yazısını görünce ellerini görmüş gibi oluyormuş.
'' Yazını görmek, ellerini görmek gibi. ''

...

''Sevgilim;
Sobalara , merdivenlere, tavandaki çatlaklara dehşetli düşman oldum.
Onlar ki seni o kadar üzüyorlar, bir çıkayım seni bir daha sobalı evde oturtmam. Kalorifer şart, ve güzel kumru ayacıklarını merdivenlere tırmandıracak çatlak tavanların azabını bir daha ömründe çekmezsin. '' (1942)


Bizim payımıza düşen bu güzelim mektuplardan Nazım'ı daha iyi tanıyabilmektir kanımca.
Şiiri yazarken , okunacağını bilir ya şair, kendine saklar belki bazı şeyleri.
Mektubunda açıktır her şey. Gerçi böylesi büyük insanları mektupları da edebiyat eseridir kuşkusuz. Sürgünlerine , özlemine , düşlerine biraz daha ortak oldum şairin. Yer yer gözyaşını silmişim ustanın. Bir mektubu birlikte buruşturup atmışız kadar yakındayım, içindeyim sanki. Görevim bununla da bitmiyor.  Piraye'ye ulaştırmışım çoğunu. Gözündeki ışığı ilk ben görmüşüm. Bir içerdeyim Nazım'la, bir dışardayım Piraye'yle.

Dünyada, ülkede olup bitenden haberdar olmuşum hem , onların gözüyle görmüşüm.
Ünlü birçok şiiri de bu mektupların yazımı sırasında vücuda gelmiş, bilmişim.
Bir mektubunda Memleketimden İnsan Manzaraları'nı yazdığından bahsetmiş, şahidim.
Güzellik üstüne güzelik.
Bahtiyarım!..

...

''Karıcığım,

Hasretliğin on iki yılı bu
                  on iki yılı
Gönül ağzına kadar dolu
Sen diyorum İstanbul geliyor aklıma
                   İstanbul diyorum sen
Sen şehrim kadar güzelsin
                   şehrim senin kadar acılı.

İşte bu kadar, karıcığım. İstersen cevap verme.


                                                                                                      Kocan  (imza)
son mektuplardan . (1949)   ''


...

Dilerim kalmıştır bu güzelim eserden, sizin için de. 
Yakına dek , bazı büyük kitapçıların vitrininde gördüm de kendi kendime güldüm , telaşıma. 
Sevdiğim birkaç Nazım  şiirinden şarkılarla bitiriyorum yazdıklarımı.
Güzel bir haftaya uyanmanız dileklerimle..

...


*Mutlak butlan : Hukuk terimi olarak yokluk anlamına gelir.
*Genus Non Perit : ''Nevi borcu telef olmaz '' manasına gelip, her hukukçunun ezbere bildiği ,işte ancak böyle espri mahiyetinde işe yarayacak, henüz bir dava dilekçesine girememiş ,  garibim latince hukuk terimidir. 

...

Bu yazıyı yazarken ne dinledim ?


                                         

4 yorum:

  1. çok annaduğumsun,
    eni konu yazar oldun,
    göğsüm u gadar kabarıyu ki,
    göbeğimi geçiyor.

    her zamanki gibi çok beğendim

    "Güzellik üstüne güzelik."

    not: şimddi bakalım hangi tuhaf harfleri çözüp, yazmaya çalışıp yorumumuzu bırakmayı başaracağız; deli blogspotun lüzumsuzlukları..

    YanıtlaSil
  2. Oyy oyy abilerin en cin hası Fikret abici'm diyor bunları ey ahaliii!.. Ben daha nerelere gideyim bilemedim. Çok çok çok sevdim:) Hemen yanı başımdaki deftere de kaydettim.. :) Bi daha blogspot harf çözdürürse ''fışkı'' yaz abici'm.. Adam deniyular besbelli..

    YanıtlaSil
  3. bak bunu kıskandım,kesinlikle biri benim olsun isterdim!

    senin adına çok sevindim...
    hissettiklerini çok iyi anlıyorum,
    çünkü....
    benzer bir hikayem var:)

    http://cepaynasi.blogspot.com/2010/12/bir-mim.html
    sevgiler....

    sevgiler......

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Cep Aynası,
      Belki hala kalmıştır Piraye'ye Mektuplar'dan ..Ama Kadıköy YKY'de bitti. Onu biliyorum.
      Hikayene de bayıldım.. Benim de olsun isterdim.. Abidin Dino üstelik ne şans.. 80'lerin sonundaki İstanbul'a dek her şeyi hayal ettim yazındaki.. İstiklal'de dolaştım sizle, aldık kitabımızı birlikte.. Kıyamadık.. Çok sevdik!.. Sevgilerle!..

      Sil